Bazı şeyleri ne kadar çok düşünmek istemezsen, o oranda düşünürsün.

Ve o oranda mutsuz olursun. "Ne kadar çok bir şeyin içine düşersen o kadar çıkmaza girersin"


Yıllardır birini düşünmüş olma ihtimali ile yaşamak, sana bir şey katmıyorsa bu sadece yorgun olduğunu ortaya koyar.


Ya uzun zamandır yorgunsundur, ya da beynini bir "ahmak" için harcadığın zamana inat kapatmışsındır, ve böyle bir olaya beynin tepki vermiyorsa yorgundur


Birileri süregelen olaylara alışkın ise sen halen ona karşı naif oluyorsan, yolunda gitmiyorsundur. Halen bir ihtimali hesaba katarken ne denli mutlu olacağını düşünürsün?


Çok mu düşünüyorsun, bazı şeyleri?

Yani maziye kendini atmışsın, bir çukura düşmüş gibisin. Ve içinde çıkmadığın bir karın ağrısı sarmış seni. 


Bir gün hayallerinin peşinden gitmeyi bırakırsan, o kişi sen olmaktan çıkarsın. Gerçeğe dön dedim sana!


Dönüş dedim, eskidir ama güçlüdür dedim, kalk dedim bu rüyadan, yık dedim her şeyi. Görme dedim, gülme dedim, affetme dedim, yıkılma dedim onu da beceremedim.


Ben bir olmayı beceremedim, ve öylece kin kustum durduk zamanda, boş anında, sustuğun bir anında, düş kurduğun bir anında


 Halen aklımı, beynimi düşüncelerimi zorluyorken nasıl onu unutmayı planlarım dedim.


En güzel plan kuşkusuz olanıydı, ve imkanlar dahilinde sana bir kez olsun bakma ihtimalini göze aldım, dokunmak geçiyor içimden. Ruhuna dokunup geçmek gibi. Ve boğarım o an kendi hayalimi üstünden geçmesin diye.


Susmayı seçti, ve sadece düşüncelere koyulmuş bir ağaç gibi, daldı uzaklara. Ben ona bakarken o başka diyarlara gidiyor. Ertesi güne uyanıyor.. ve lanet sabahlara kalktım.


Aynada kendime bakarken, bir yandan yüzümü yıkıyordum, soğuk suyun her şeyi çarpması gibiydi, yüzüme vurdukça gerçekler acı veriyormuş. Sanırım su serptim gerçeklere


Gerçeklerle aramda bir bağ var, ve bunun adı düşünmek. Bir dostum size, "boşver çok düşünüyorsun" dediği gibi. Reçete yazıyor, ama o doktor bile değil. Suratın ortasına tokatı atıp akıl vermeyi kes demek isterdim, ama bunu içimde yaşadım.


İçimde yaşayan iki kişi olması, beni zorluyor. Ama esra'ya kalk başka bir yere taşın demek olmazdı. Bir annenin lafı gibiydi, "kalk yerine yat" demek istemedim.. 


İstemedim, kalsın dedim, hudutlarda kalmak, en sonda kalmak. Nirvanada bilinci açık kalmak istedim, ve bunları ona anlatırken çok düşünmem gerektiğini sorguladım.


Elime tanrının kılıcını almış gibiydim, ne adalet dağıtabilirim nede karışabilirim. Sanırım, tek yaptığım düş kurmak. Belki tanrı da düş kuruyor ve, içinde yaşıyordur. Ama ben bir tanrı olsaydım içimdeki düşleri sokağa dökerdim.


Bazı şeyler zaten hep yere dökülür, pazardan aldığın şeyler gibi.

Veya onun'un kalbini yere dökmesi gibi çok matah değil mi? Sanmıyorum.. o bazen çok döker.


Bir şeyleri yere dökmek bence en iyisi, ama insanın kalbinin sokak aralarında gezmesi bana, başı boş bir dostu andırır. 


O bazı şeyleri çok kafaya takıyor, ve bu durum beni ona yakınlaştırıyor. Aynı yaraya sahip insanlar birbirlerini anlarlar. İçimde kurduğum düşleri ona anlatmadım. Çünkü; sevmediğim cevaplar almaktan korkuyorum.


Düşünmekten de korkuyorum bazen ama bunu yenmek için savaş veriyorum. Sanki elimdeki kılıcı düşmana doğru atarsam kaçaklar ve ilk savaşımı alacağım. Ya üstüme doğru gelirlerse?


Sorunların üst üste gelmesi gibi

Her şey üst üste gelir zaten dedim. Ve aynaya tekrar baktım, bu kim dedim? Pes edip ağlayan, odasına pısan bu kişi kim dedim!?


Sensin o dedi. Sanırım artık, yorgunum ve beynim beni ben yapmaktan uzaklaştı. Ve böyle bir Sona hazır değilim ben..


Kum saati gibi akan zamana yenik düştüm. Onsu'z olmaya yenik düştüm, ve sanırım savaşı çoktan kaybettim. Patlak verdi sanki her şey. Ve bana vaadedilen süre sona erdi.


Gezgin olmak istemiştim her zaman, şimdi ise bir kenarda duran hareketsiz bir nesne gibiyim, hayaller sizden adım adım uzaklaşıyor ve siz sadece bakmakla yetiniyorsunuz, bu durum çok kötü.


Susmuyor beynimdeki ses, kaybetmekten korkma diyor. Ama ben yoruldum artık, düş kurmaktan mağlup olmaktan...


Beynimdeki ses bir şeyden haberdar değil, savaş verdiğim kişi çoktan başkasına ait, ben onu bana ait yapmak için verdiğim tüm savaşlar başlamadan bitiyor ve bu durum beni artık gün geçtikçe yok ediyor...


Yok olmaktan korkmuyorum da, bazı şeyleri bilmek sizi gerçekten yok ediyor...